HABER 41 | Kocaeli Güncel Son Dakika Haberler

Suriyeli anne ve bebeğinin öldürülmesine tepkiler

GENEL

- Sakarya'nın Kaynarca ilçesinde ormanlık alanda öldürülen hamile kadın ve 10 aylık bebeğinin cenaze töreni için cami önünde toplanan sivil toplum kuruluşları, olayı kınadı - Memur-Sen Kadın Kolları Komisyonu Başkanı Öçal: - "Sivil toplum kuruluşları olarak Suriyelilere karşı yürütülen linç kampanyasında payı olan herkesin gerekli cezayı alması için hukuki süreç başlatılması gerektiğini ifade ediyoruz" - KADEM Hukuk Komisyonu Üyesi Hatipoğlu: - "Kadına karşı cinsel saldırı ve şiddete hedef olarak iki bebeğiyle katledilen sığınmacı kadın vakasında sanıkların en ağır cezayı almasını talep ediyor, takipçisi olacağımızı bildiriyor ve bu yürek yakan vahşeti kınıyoruz"

SAKARYA (AA) - Sivil toplum kuruluşları, Sakarya'nın Kaynarca ilçesinde, ormanlık alanda hamile bir kadın ile 10 aylık bebeğinin öldürülmesini kınadı.

Emani Al-Rahmun (20) ile 10 aylık bebeği Halaf Al-Rahmun için Adapazarı ilçesindeki Orhan Cami'nde düzenlenecek cenaze töreni öncesi burada bir araya gelen çok sayıda sivil toplum kuruluşuna üye vatandaşlar, "Sakarya Suriyelilerin Vatanıdır", "Suriyeli Mülteciler Kardeşimizdir" yazılı pankartlar taşıdı.

Burada sivil toplum kuruluşları adına hazırlanan ortak açıklamayı okuyan Memur-Sen Kadın Kolları Komisyonu Başkanı Habibe Öçal, Sakarya'da 9 aylık hamile Suriyeli kadının tecavüze uğrayıp, 10 aylık bebeği ve doğmak üzere olan bebeğiyle katledilmesinin son günlerde mültecilere yönelik gerçekleştirilen sosyal operasyonun elim bir neticesi olduğunu söyledi.

Öçal, bu utanç verici hadisenin son günlerde özellikle pompalanan Suriyeli mülteci düşmanlığının son aşaması olduğunu kaygıyla gözlemlediklerini bildirdi.

"Suriyeli mülteciler aleyhine beyan edilen nefret söylemlerinin Türkiye toplumunun merhamet ve vicdani anlayışı ile bağdaşmadığı, bu propagandaların şiddete varan daha büyük sorunlara yol açacağı" uyarılarını defalarca dile getirdiklerini aktaran Öçal, şöyle konuştu:

"Son olarak yaşanan böylesine canice gerçekleşmiş bir olayda Suriye halkına yönelik nefret söylemlerinin payı büyüktür. Kaynarca'da yaşanan olayın bir kısım medyadaki haber dili ve üslubu da bunun en somut delili olmakla birlikte, sorunun önem ve büyüklüğünü daha net şekilde ortaya koymaktadır. Bu söylemler kamuoyunda Suriyeli mültecilerin sahipsiz görülmesine ve rahatlıkla mağdur edilmesine kapı açmaktadır. Sosyal medyada #SuriyelilerEvineDönsün etiketiyle başlatılan gülünç ve nefreti körükleyen kampanya bunun en acı örneklerindendir. Bu söylemlerin akabinde 'Suriyelilerin Türkiye'de suç oranını artırdığına ilişkin gerçeği yansıtmayan birtakım tezviratların da yaygınlaştırılmaya çalışıldığını görmekteyiz. Sivil toplum kuruluşları olarak Suriyelilere karşı yürütülen linç kampanyasında payı olan herkesin gerekli cezayı alması için hukuki süreç başlatılması gerektiğini ifade ediyoruz. Mültecilere karşı yapılan provokasyonlar karşısında toplumun her kesimince hak, adalet ve vicdan süzgecinden geçirilmiş bir tutum izlenmesi gerektiğini düşünüyoruz."

- "Vicdan, izan ve insaf sahibi herkese sesleniyoruz"

Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) Hukuk Komisyonu Üyesi Esra Hatipoğlu da 3 canın hunharca katledilmesi haberi üzerine tüm vicdanlara ateş düştüğünü belirterek, "Zalim bir rejimin vahşetinden kaçan ve ülkemizde misafir olarak ağırladığımız Suriyeli ailenin başına gelen bu kan dondurucu hadisenin acısını bizler de yüreğimizde hissediyor, kendilerine Allah'tan rahmet, acılı ailesine sabırlar diliyoruz." ifadesini kullandı.

Suriyeli sığınmacılarla yaşanan çok küçük tartışmaların bile büyük olaylara dönüştürülmeye çalışıldığı şu günlerde gerek basın yayın organlarında gerekse sosyal medyada, tahrik edici, yalan ve yanlış bilgiler içeren birçok haber yer aldığını vurgulayan Hatipoğlu, şunları söyledi:

"Sığınmacıların bir hedef tahtası haline dönüştürülmesi, ülke içerisindeki huzur ortamının bozulmaya çalışılması bizlere, Türk toplumu ile Suriyeli sığınmacıların karşı karşıya getirilmeye çalışıldığını gösteriyor. Fütursuz söylemlerle bir topluluğa karşı kin tohumları ekenler, yalan beyanlarla infiali körükleyenler sadece ahlaki bir mesuliyeti çiğnemekle kalmıyor ayrıca TCK'nın 216. maddesince suç işlemiş oluyorlar. Vicdan, izan ve insaf sahibi herkese sesleniyoruz, binlerce yıldır mazlumlara din, dil, ırk ve mezhep ayırt etmeksizin umut görmüş, güvenli bir liman olmuş topraklarımızda hepimizin emniyetini ve huzurunu sağlamak ortak sorumluluğumuzdur. Kadına karşı cinsel saldırı ve şiddete hedef olarak iki bebeğiyle katledilen sığınmacı kadın vakasında sanıkların en ağır cezayı almasını talep ediyor, takipçisi olacağımızı bildiriyor ve bu yürek yakan vahşeti kınıyoruz."

- "Hiçbir oyunun kardeşliğimizi bozamayacağını ilan ediyoruz"

Suriyeli Muhacirler adına bir Suriyeli öğretmenin yaptığı açıklamada ise Suriyelilerin Suriye'de yaşanan iç savaştan dolayı evlerini ve yurtlarını terk etmek zorunda kaldığı anımsatıldı.

Sakaryalı vatandaşların Suriyelilere kucak açtığı vurgulanan açıklamada, "Bizler de bundan altı yıl önce sizler gibi işine giden, evinde eşini bekleyen, çocuklarını okula gönderen, bayramları olan, düğünleri olan insanlardık ama bugün vatandan uzak, ailemizin ve akrabalarımızın bir çoğunu arkamızda bırakarak buralara kadar geldik. Güçlü Türkiye'nin şemsiyesi altında, çocuklarımızla emniyet içinde yaşıyoruz. Muhacirlik zor da olsa, Türkiyeyi hiçbir zaman başka bir ülke olarak görmedik. Bir evimizden kalkıp, diğer evimize gelir gibi buralara geldik. Bize kucak açan Cumhurbaşkanına ve Türkiye halkına sonsuz şükranlarımızı sunarız. Biliyoruz, savaş uzadıkça bizim misafirliğimiz de uzadı. Ama siz bunu bize hissettirmediniz. Bundan yüz yıl önce aynı vatanın insanları olan bizleri hep korudunuz. Buna rağmen içimizdeki bazıları sizi rahatsız etmiş olabilir. Ama bilin ki sizi rahatsız eden hiç kimse bizden değildir ve hiç kimsenin gücü bu kardeşliği bozmaya yetmeyecektir." diye konuştu.


Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.