HABER 41 | Kocaeli Güncel Son Dakika Haberler

Balıkesir'de toplu açılış töreni

Siyaset

- Cumhurbaşkanı Erdoğan: (2) "Ey Kılıçdaroğlu, ben milletime çağrımı yaptım. Nasıl benim bütün halkım o meydanlara dolduysa, sen de madem Yeşilköy'e indin, niye oradan ayrıldın, vatandaşlarımla beraber olmadın?" - "Bak, ben geldim, ertesi gün öğleye kadar vatandaşlarımla birlikte orada oldum. Hani sen diyordun ki 'bir darbe olursa ilk önce ben çıkarım tankın üzerine'. Ne oldu? Senin hayatın yalan, yalan, yalan" - "Sandıktan çok güçlü bir evet çıkacağı netleştikçe anamuhalefet partisinin de muvazeneyi yitirdiğini görüyoruz. Artık ağızlarından çıkanı kulakları duymuyor. İçlerinde yıllardır biriktirdikleri ne kadar kin, nefret varsa hepsini birden ortaya koyuyorlar. Millete karşı bilinç altında besledikleri bütün hınç ve kibri ifşa ediyorlar" - "Siyasetçi dediğin adam sorumluluk sahibidir. Hatalarından ders çıkarır. Her eline tutuşturulanı belge zannedersen daha sözünü bitirmeden mahçup olursun. İşte, bakınız bu zat, daha önce onlarca kez böyle elinde kağıtla çıktı, konuştu. İnsanlara iftira attı. Sonunda ne oldu peki? Söylediği her şey yalan çıktı"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, FETÖ'nün darbe girişiminde bulunduğu 15 Temmuz günüyle ilgili, "Ey Kılıçdaroğlu, ben milletime çağrımı yaptım. Nasıl benim bütün halkım o meydanlara dolduysa, sen de madem ki Yeşilköy'e indin, niye oradan ayrıldın, gittin de oradaki vatandaşlarımla beraber olmadın? Bak, ben geldim, ertesi gün öğleye kadar vatandaşlarımla birlikte orada oldum. Hani sen diyordun ki 'bir darbe olursa ilk önce ben çıkarım tankın üzerine'. Ne oldu? Senin hayatın yalan, yalan, yalan." dedi.

Erdoğan, Balıkesir'de Kuvayi Milliye Meydanı'nda düzenlenen toplu açılış töreninde yaptığı konuşmada, anayasa değişikliği paketindeki seçilme yaşına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "18, 19, 20, 21, 22, 23, 24 yaşındaki gençlerimizin oy kullanmasına karşı çıkıyorlar mı? Çıkıyorlar. Şimdi, 'biz buna karşı çıkmıyoruz. Parlamentoya girdiği andan itibaren ömür boyu maaş almasına karşı çıkıyoruz' veya 'askere gitmemesine karşı çıkıyoruz' diyor. Bir defa parlamento üyeliğine saygısızlık yapıyor. Parlamento üyeliği de en az askerlik kadar saygındır. Gençlerimiz orada ne yapmaya geliyorlar? Bir vatani görevi yapmaya gelmiyorlar mı? Bu vatani görevi yaparken bunlara bu şekilde bir yaklaşım doğru mu?" diye konuştu.

- "Engelleyemeyeceksin çünkü, millet kararını verdi"

Bununla ilgili gerekirse daha farklı yasal düzenlemenin de yapılabileceğini belirten Erdoğan, "Nasıl ki bedelli askerlikle ilgili bir bedel konuluyorsa buna yönelik de bir şey yapılır. Bunların hepsi yasal düzenleme ile olur ama onu gerekçe göstererek engellemeye kalkma. Zaten engelleyemeyeceksin çünkü millet kararını verdi. Gençler; sadece erkekler gitmeyecek, kızlarımız da gidecek parlamentoya tabii iyi çalışacağız. Çok çalışacağız, torpil yok burada. Hak eden gidecek." ifadelerini kullandı.

Sandıktan çok güçlü bir "evet" çıkacağı netleştikçe anamuhalefet partisinin de muvazeneyi yitirdiğini gördüklerini anlatan Erdoğan, "Artık ağızlarından çıkanı kulakları duymuyor. İçlerinde yıllardır biriktirdikleri ne kadar kin, nefret varsa hepsini birden ortaya koyuyorlar. Millete karşı bilinç altında besledikleri bütün hınç ve kibri ifşa ediyorlar. Bir tane kendini bilmez çıkmış 'evet diyenleri İzmir'de denize dökmekten.' bahsediyor. Diğeri hem de CHP'nin eski genel başkanı, 'Hayır çıkarsa düşmanı denize dökmüş gibi sevineceğiz.' diyor. Anamuhalefetin başındaki zat ise FETÖ'ye diyet borcunu, koltuk borcunu ödemenin derdinde. Pensilvanya'dan kulağına fısıldanan safsataları, iddia diye ortaya atıyor. İnsanda biraz vicdan, ahlak, akıl, izan olur." değerlendirmesini yaptı.

- "Biz bu yolda kararlıyız ey Kılıçdaroğlu"

Alanda bulunanların, "idam" sloganı atmaları üzerine Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"İdam konusunda, 16 Nisan hallolduğu anda evet, evet, evet, parlamentoya gelecek. Kılıçdaroğlu diyor ki, 'ben buna parlamentoda evet derim.' Güzel. İnşallah orada da çakmaz. Biliyorsunuz, Sayın Bahçeli zaten kanaatini açıkladı. Sayın Yıldırım'ın kanaatini da biliyorum. Bu bana geldiği anda ben de bunu onaylarım. Çünkü, şehitlerimizin katillerini affetme yetkisi yok. Dün akşam bir televizyon kanalında utanmadan, sıkılmadan ne diyor biliyor musunuz? 'Cumhurbaşkanı da Başbakan da 15 Temmuz olayını örtmek istiyorlar, darbe girişimini örtmek istiyorlar.' Ben sana avukatlık vekaleti verdim mi? Sen benim meydanlarda yaptığım konuşmaları dinlemiyor musun?

Şu anda cezaevlerinde, bu kadar darbeyle ilgili kişiler var. Bunları gözaltına aldık, tutukladık. Binlerce kişi var. Bunları sen mi aldın içeri yoksa biz mi aldık? Niye aldık? Yargılanacaklar ve yargı bunların hakkında karar olarak ne verecekse onun bedelini de orada ödeyecekler. İnsan utanır, sıkılır. Biz bu yolda kararlıyız ey Kılıçdaroğlu."

Erdoğan, darbe girişiminin olduğu gece 01.30'da havalimanına geldiğini, kendisine, "Saat 23.00-23.30 gibi de Kılıçdaroğlu geldi ve buradan ayrıldı. Biz bilmiyoruz." denildiğini, Bakırköy'de belediye başkanını evine gittiğini duyduklarını, Kılıçdaroğlu'nun dün akşam da, "Sayın Cumhurbaşkanı madem geliyordu bana haber verseydi. Ben de o zaman meydana gelirdim." dediğini anımsattı.

- "Yalan makinesisin sen"

Erdoğan, şunları kaydetti:

"Ey Kılıçdaroğlu, ben milletime çağrımı yaptım. Nasıl benim bütün halkım o meydanlara dolduysa, sen de madem ki Yeşilköy'e indin, niye oradan ayrıldın, gittin de oradaki vatandaşlarımla beraber olmadın? Bak, ben geldim ertesi gün öğleye kadar vatandaşlarımla birlikte orada oldum. Hani sen diyordun ki 'bir darbe olursa ilk önce ben çıkarım tankın üzerine'. Ne oldu? Senin hayatın yalan, yalan, yalan. 7 Ağustos Yenikapı buluşması var ya, ben bu beyefendiye davet yaptım. Bak yalanlarını ortaya koyuyorum. Bize katılamayacağını bildirdi. Ardından baskı, baskı; son gün katılacağına dair haber geldi. Dürüst ol dürüst. Yalan makinesisin sen. Siyasetçi dediğin adam sorumluluk sahibidir. Hatalarından ders çıkarır. Her eline tutuşturulanı belge zannedersen daha sözünü bitirmeden mahçup olursun. İşte, bakınız bu zat, daha önce onlarca kez böyle elinde kağıtla çıktı, konuştu. İnsanlara iftira attı. Sonunda ne oldu peki? Söylediği her şey yalan çıktı.

Bunun yalanlarından kazandıkları tazminatlarla arkadaşlarımız şehir meydanlarında millete ziyafet sofrası çekti. Şimdi ben de kazandıklarımı televizyon programlarında açıklayacağım. Peki bir kez olsun yüzü kızardı mı? Yalanlarından dolayı insanımızdan bir kez olsun özür diledi mi? Her seçim döneminde böyle kuyruklu bir yalanın peşine takılıyor. Önüne konanı, eline tutuşturulanı okuyor, sonra da kaybediyor."

(Sürecek)

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.