Sabah gazetesi yazarı Dilek Güngör,31 Mart yerel seçimleri sonrasında AK Parti’ye yakın olan işadamları ve gazetecilerin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı nasıl terk ettiklerini yazdı.
Güngör, AK Parti’ye ve Erdoğan’a yıllardır yakın olan isimlerin, 31 Mart seçimleri sonrasında, İstanbul’da seçimleri kazanan CHP’li Ekrem İmamoğlu’na yaklaştığını anlattı.
Dilek Güngör’ün yazısı şöyle:
“10 gündür izliyorum… Kimi maskesini düşürdü, kimi rüzgâra göre yön değiştirdi, kimi sağa mı sola mı savrulacağına karar veremedi, kimi fırıldaktan beter döndü, kimi yetiştiği mahalleyle var olduğunu unutmuşçasına kafasını kuma gömdü, kimi karşı tarafın yanaşması oluverdi…
Vay be…
31 Mart nelere kadirmişsin!
Turnusal kağıdı işlevi gördün.
Siyasetçisinden işadamına hatta gazetecisine kadar herkesi kabak gibi ortaya çıkardın.
Öğlen yemeğe gidiyorum.
Masaya 17 yılda yaşadığı siyasi ve ekonomik istikrarla şirketini büyütmüş, yurtdışına açılmış, fabrikalar kurmuş, inşaatlar dikmiş işadamları oturuyor.
İşlerden güçlerden konuştuktan sonra sohbeti 31 Mart'a getiriyorlar. Bakıyorum, ufak ufak karşı mahalleye göz kırpmaya başlamışlar. "Ya Ekrem İmamoğlu'nu da Mansur Yavaş'ı da tanırım, arkadaşım olurlar, önlerini açalım" mealinde cümleler kuruyorlar… Akşam Cafe'ye gidiyorum.
Masaya bugüne kadar bütün koltuklara AK Parti sayesinde gelmiş, Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ı desteklediğini sandığım (!) arkadaşım oturuyor.
Biraz hoş beşten sonra muhabbet 31 Mart'a ve AK Parti'nin İstanbul'daki hak arama mücadelesine geliyor. Bakıyorum, hafif hafif kıvırmaya meyilli… "Ya oy çalındı çalınmadı ne gerek var araştırmaya, iş bitti" şeklinde sözler sarf ediyor… Gece eve gidiyorum, sosyal medyaya bir bakayım diyorum.
Bugüne kadar alnına dahi 'Reis' yazısını asmaya çalışan gazeteciler, siyasetçiler birer 'zübükzâde'ye dönüşmüş! Nabza göre şerbet veren münevverler haline gelmişler. Gidişata göre vaziyet almaya hazırlar. Karşı mahalleyle aşk meşke şimdiden başlamışlar… Bütün gün şahit olduklarımı düşünüp kafamı yastığa koyuyorum. Siyaset tarihindeki fırıldakları gözümün önüne getiriyorum. 10 yıl parti parti dolaşan, her rozeti yakasına takan, yaptığı satışlarla siyaset tarihine adını yazdıran Fırıldak Kubi'yi (Kubilay Uygun) hatırlıyorum.
Sahi ne oldu ona!
O kadar döndü, dolaştı, söndüydü değil mi? (Hatta birkaç yıl önce bir otel odasında hayatına son verdiği haberleri çıkmıştı.) Hülasa, AK Parti'yi sandıktan birinci çıkaran vatandaşların yanında bu fırıldakların esamesi okunmaz belki ama...
Onlara bir çift lafım var: Ani dönüşler baş döndürür ve mide bulandırır. Bir süre sonra ne döndüğün ne de gittiğin yerde barınırsın...
Benden söylemesi...”
Kendi Halinde Sıradan İnsan 6 Yıl Önce
Vefa, sevilen veya sevilmesi gereken kimselere verilen değerin bir nişanesidir, dostluk borcudur. Vefa, sözünün eri olmaktır, hatırlamaktır, iyiliği unutmamaktır, kendi sorumluluğunu hissetmektir. Vefa, Müslümanın en belirgin özelliklerindendir. Allah insanı, iman ve amel noktasından sözünü tutacak fıtratta yaratmıştır. Vefasızlık bu anlamda fıtrata ters düşmektir.