EDİRNE (AA) - SALİH BARAN - Eski payitaht Edirne'de sultanların yaptırdıkları camiler ramazan ayında yoğun ziyaretçi alıyor.
Sultanların yaptırdıkları selatin camilerden birçoğu, Osmanlı'nın ikinci başkenti Edirne'de yer alıyor. Gideri devlet hazinesinden karşılanmayan padişahın kendi bütçesiyle yaptırdığı sultan mirası camiler, birbirlerine yakın olması dolayısıyla inanç turizminin hareketlendiği ramazan ayında oldukça ilgi görüyor.
Edirne Kültür ve Turizm Müdürü Ahmet Hacıoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Osmanlı'nın ikinci başkenti Edirne'de pek çok selatin camisinin bulunduğunu söyledi.
Bunlardan en önemlisinin Türk-İslam eserlerinin zirve ismi Selimiye Camisi olduğunu anlatan Hacıoğlu, şunları kaydetti:
"Edirne tarihin en eski medeniyetlerinden pek çok uygarlığa ev sahipliği yapmış kadim bir kent. Ancak, Osmanlı medeniyetinin vurduğu damga günümüzde de heybetli bir şekilde varlığını ortaya koyuyor. Ecdat öylesine nakış gibi işlemiş ki başkent Edirne'yi kültürel ve tarihi eserlerle, bugün dahi Türkiye'nin en uzağından, Avrupa'nın en ücra köşesinden, Arabistan'dan, Hindistan'dan, Uzak Doğu'dan bu eserleri görmeye geliyorlar. Özellikle altın üçgen denilen ve dizilişleri bakımından üçgeni andıran 3 altın eserin birbirine yakınlığı yani Selimiye, Üç Şerefeli ve Eski Cami en çok ziyaret edilen selatin camilerden. Selatin cami ne demektir, sefer kazanmış, ganimet kazanmış ve devletin hazinesine el sürmeden hayrına sultanın yaptırdığı cami demektir."
Bazı kaynaklarda 15 olarak belirtilen ancak günümüzde kullanılan 7 selatin camisi olduğunu ifade eden Hacıoğlu, "Edirne'de 7 selatin camimiz bulunuyor. Bunlar özellikle ramazan ayında çokça ziyaretçi alıyor." dedi.
İbadete açık Selimiye, Üç Şerefeli, Eski, II. Bayezit, Yıldırım, Muradiye ve Darülhadis camilerinin selatin camileri olduğunu aktaran Hacıoğlu, Edirne'de mimari anlamda Osmanlı ilk dönem eserleri ile zirvesinin bir arada görülebilmesi açısından da dikkat çekici olduğunu belirtti.
- Edirne'deki selatin camiler
Türk-İslam sanatının zirve örneği, Mimar Sinan'ın "ustalık eserim" dediği Selimiye Camisi, serhat kendi Edirne'den dünyayı selamlıyor.
II. Selim'in vefatı nedeniyle açılışını göremediği cami, Mimar Sinan'ın usta dokunuşuyla, yüzyıllardır tüm heybetiyle ziyaretçilerine kucak açıyor. Tek kubbesinin Allah'ın birliğini, pencerelerin 5 kademeli oluşunun İslam'ın 5 şartını, 4 vaaz kürsüsünün 4 mezhebi, külliyedeki 32 kapının 32 farzı, arka minaredeki 6 yolun imanın 6 şartını temsil ettiği söylenen Selimiye Camisi, yılın her dönemi olduğu gibi ramazanda daha da artan bir yoğunlukla yerli ve yabancı ziyaretçilerin ilgi odağı oluyor.
- Osmanlı mimarisinde bir ilk: Üç Şerefeli Cami
Üç Şerefeli Cami de Osmanlı'da revaklı avlunun ilk kez denendiği yapı olarak mimarideki yerini alıyor.
Cami, bir minareden çıkan üç kişinin birbirini görmeden şerefelere erişmesi tekniğiyle de dönemin mimari imkanlarına göre değerlendirenlerin büyük hayranlığını kazanıyor.
Rivayete göre, II. Murat, dönemin ünlü mimarlarından Müslihiddin Ağa'dan bayram namazını resmeden bir cami yapmasını ister. Müslihiddin Ağa'nın 1437'de temellerini attığı, 2 rekat bayram namazını temsilen 2 sütun üzerinde yükselen ve 9 tekbiri temsilen de 9 kubbeden oluşan caminin yapımı 10 yılda tamamlandı.
Selçuklu etkisindeki çok kubbeli cami mimarisinin, Üç Şerefeli Cami'de denenen tek kubbe örneğiyle aşıldığı, Osmanlı mimarisinde yeni bir akım meydana getirdiği biliniyor. Caminin ortasında bulunan 24 metre çapındaki büyük kubbe, 2'si serbest, 4'ü duvarlar içinde bulunan 6 paye (ayak) ile taşınıyor. Ana kubbe, yan kısımlardaki 9 ayrı kubbeyle destekleniyor. Kubbeli ve revaklı harem avlusunun ilk kez uygulandığı Üç Şerefeli Cami'nin avlusunda 4 minare bulunuyor. Minareler, burgu, baklavalı, şişhaneli, çubuklu motifleriyle de dikkati çekiyor. Külahıyla birlikte 76 metre yüksekliğinde ve 203 basamak sayısı bulunan camiye de adını veren üç şerefeli minare, tekniği açısından ilk olma özelliği taşıyor.
Altın üçgen olarak adlandırılan bölgedeki cami ramazanda kenti ziyarete gelenlerden yoğun ilgi görüyor.
- Hat yazılarıyla büyüleyen Eski Cami
Osmanlı'nın Fetret döneminde, Süleyman Çelebi'nin emriyle yapımına başlanan, I. Mehmet döneminde bitirilen, mimarlığını Konyalı Hacı Alaaddin'in yaptığı Eski Cami'de "Hacerül Esved" taşının bir parçası da bulunuyor.
II. Murat döneminde Edirne'de Eski Cami'de Hacı Bayram Veli'nin vaaz verdiği kürsü, saygı nedeniyle imamlarca kullanılmıyor. I. Mahmut döneminde duvarlarına büyük puntolarla nakşedilen hat yazılarına onarımlar sırasında yenileri eklenen cami, halk arasında "Ulu Cami" ya da "Yazılı Cami" olarak da anılıyor.
Eski Cami de özellikle "Hacerül Esved"in parçasını görmek isteyenlerin ziyaret etmeden geçemediği bir adres olarak öne çıkıyor.
- Sade bir selatin cami: Muradiye
Sultan 2. Murat'ın, Mevlana'nın rüyasına girip istemesi üzerine yaptırdığı söylenen Muradiye Camisi, dışarıdan çok sade, içerisindeki işlemeleriyle ise ihtişamlı bir görünüme sahip.
Kesme taşlardan yapılan camide iç kısımında kullanılan çini süslemeler dikkat çekiyor.
- Yıldırım Camisi
Bizans kilisesinden camiye dönüştürülen Edirne'nin en eski camisidir. Yıldırım Bayezid adına temel haricinde 1396'da yeniden yapıldı. Caminin kıblesi yapının eksenine uymadığından mihrap haç kollarından birisinin köşesine konmuş, eğimli bir görünüş almıştır. Osmanlı - Rus savaşında Rus ordusunun camiyi depo olarak kullandığı belirtiliyor.
-Dar-ül Hadis ve II. Bayezid camileri
Sultan II. Murat'ın Hazreti Muhammed'i rüyasında görmesi üzerine 1435'te Dar-ül Hadis olarak yaptırdığı camide, Osmanlı döneminde Edirne'de vefat eden şehzade ve sultanların kabirleri bulunuyor.
Padişahların Edirne sarayından çıkarak namaz kılmak için Tunca nehri aracılığıyla geldiği II. Bayezid Camisi ise heybetinin yanındaki sadeliğiyle ilgi odağı olmaya devam ediyor.