Biz istemeden, biz boyun eğmeden hiçbir kokuşmuş fani bizi faka bastıramayacak, oyuna getiremeyecek.
Kuzey Irak'taki korsan referandum Barzani'ye pahalıya patlamıştır. Barzani isyanının bedelini taksit taksit ödemeye başlamıştır.
Peşmerge kuru inadının kurbanı olmuştur. Peşmerge başının görev süresi 1 Kasım'da dolacaktır. ABD ise bu durumdan memnun olduğunu dün itibarıyla açıklamıştır. Barzani'nin defteri çoktan dürülmüş, işi bitmiş, fişi çekilmiştir. Barzani batmış kendi bataklığına gömülmüştür
Barzani'nin küresel efendileriyle dar alandaki kısa paslaşmaları işe yaramadı. Kendi kalesine gol yedi. Allah'ından bulsun.
Kerkük için iyi hazırlık yapmıştır diyor Barzani. Barzani Türkmenleri katlederken her şey yolunda ve tıkırındaydı. Her şey normal ve kıvanımdaydı. Bu haydut kendini ne zannetmektedir? Hala konuşacak yüz ve cesareti nereden bulmaktadır. Hançler arıyorsa kendine baksın. Hain arıyorsa eli ile yüzünü avuçlasın.
Ülkemizi ziyaret eden Irak Başbakanı'nın kararlı tutumu önemli bir kazançtır. Irak Türkmenlerinin tarihi haklarının savunulması iki ülke arasındaki hassas konuların başında gelmektedir.
Kerkük peşmerge ve PKK'nın tasallutundan arındırıldıktan sonra şimdi sırada soydaşlarımızın haklı taleplerini karşılamak olmalı.
Caydırıcı olduğumuz kadar saygın olmalı, saygı görmeliyiz. Türkiye'nin dostluğu kucaklanmalı, düşmanlığından da korkulmalıdır.
Astana süreci kapsamında gerginliği azaltma bölgelerinden biri olarak belirlenen İdlib'de Türk askeri görevini yapıyor. Türkiye lazım gelen desteğini göstermektedir. Türkiye kahramanca tutuş ve mücadelesini sürdürmektedir. 13 Ekim'de 1 numaralı, 23 Ekim'de 2 numaralı gözlem noktası oluşturulmuştur.
Terör belası ya bitecek ya bitecektir. İdlib'den sonra Afrin'e çöreklenmiş hainlerin başına ateş topu gibi düşmelidir. Hepsinden mühimi Türk askerinde aşılmaz iman vardır. Teröristler taciz atışı ile TSK'ya saldırıyor. Bu hainlerin son çırpınışıdır.
Kokozer Dağı'na şanlı Türk Bayrağı dikilmiştir. Elbette Kandil Dağı'nın doruğunda al bayrağımızı nazlı nazlı dalgalandırmanın vakti de gelmiştir.
Türkiye çok yoğun beka mücadelesi verirken ne hikmetse aleyhte devamlı beyanatlar duymaktayız.
Kimden ne alacağımız NATO'ya mı soracaktık? Ülkemiz NATO'ya 1952'de üye olmuştur ancak NATO huzur ve bekamız için hangi fedakarlık ve faaliyetlerde bulunmuştur. Nerede kirli ve örtülü bir ilişki ağı varsa altında NATO'nun parmağı olduğu iddia edilmiştir. NATO, Türkiye'yi nasıl tehdit edebilmektedir?
NATO bürokratlarına soruyorum; nedir sizin zorunuz, asıl gayeniz? Ne yapmaya çalışıyorsunuz? Siz kendinizi ne zannediyorsunuz? Türkiye bağımsız bir ülkedir, zoruna giden varsa kendi meselesidir.
İstediği silahı alabilecektir. Pusulası şaşan varsa ya komedi filmi izleyip gülsün, ya da kendi haline yanıp iki gözü iki çeşme ağlamaya koyulsun.
Biz NATO'ya değil Kato'ya bakıyoruz. Canımız kimden isterse silahı oradan alırız. Herkes yerini yurdunu bilsin. Onlar varsın şatoda oturup NATO'nun düdüğünü çalsınlar. Biz Ankara'dan 29 Ekim şuuruyla dünyaya bakacağız. Tam bağımsız bir şekilde soınuna kadar yaşayacağız. Bunu çekemeyenler varsa ki, bu güçlü ihtimaldir, gerekirse kıran kırana istikbalimizi son nefesine kadar savunacağız. NATO'yu falan bilmeyiz, önümüze takoz koymak isteyenleri de yıkar geçeriz.
Herkesin bilgisi ve haberi olsun ki bu asalet, bu kahramanlık şuuru ölmedi, milli vicdanlarda yaşıyor ve yaşatılıyor. Bizi köksüzlükten kurtarup ebediyete akıp giden coşkun bir nehre dönüştüren sahip olduğumuz tarih şuurudur. Tarih şuuruna çok ihtiyacımız vardır. Bugün Avrupa'ya bakınız, başınızı çevirip Asya'yı izleyiniz. Türk demek adalet demektir. Türk demek vicdan demektir.
Avrupa tedirgin ve korku içindedir. Bask bölgesi ile ilgili endişeler de yoğunlaşmaktadır. İtalya'nın kuzey bölgelerinin kopuşu gündemdedir. Fransa'nın Korsika sorunu da ufukta belirmiştir. Almanya'nın Bavyera eyaleti ise kıpır kıpırdır. Yeni dünya düzeni teorisi tersine dönmüş, yeni dünya düzensizliği şekline bürünmüştür.