Salgının Türkiye'de mesleki eğitimin gerçek kabiliyetinin çok net bir şekilde görülebilmesine imkan sağladığını belirten Selçuk, meslek liselerinin Ar-Ge merkezleriyle ilişkilendirilip altyapısı güçlü olan yerlerde önemli çalışmaların yapıldığını anlattı. Selçuk, salgın sürecinin ilk günlerinde bir meslek lisesinin çok kısa sürede dijital solunum cihazı tasarlayıp ürettiğini hatırlattı. Selçuk, "Salgının başladığı, dünyada maske tedarikinde büyük sıkıntıların yaşandığı günlerde meslek liselerinde 130 milyon, halk eğitimi merkezlerinde ise 164 milyon tek kullanımlık maske olmak üzere 294 milyon maske üretildi." diye konuştu.
Selçuk, tek kullanımlık tulum, önlük, siperlik, dezenfektan, kolonya ve daha pek çok hijyen ürününün üretiminin yapıldığını ifade ederek, "Bunların milyonlarca litresi yani sadece yüzey dezenfektanı 8,5 milyon litre. 1,3 milyon siperlik üretildi. Bunların hepsi dağıtıldı." bilgisini paylaştı.
"MESLEK LİSESİ RUHU OLUŞTU"
Bu durumun mesleki eğitimin dönüşümü çalışmalarının bir işaret fişeği olduğunu ve bunun sadece salgınla ilgili olmadığını vurgulayan Selçuk, yapılan altyapı ve vizyon çalışmalarının, bu tür bir kriz durumunda bile riskin yönetilebileceği bir sistemi hazırladığını söyledi.
Selçuk, meslek liselerini tercihte bir sene içerisinde öğrenci sayısında yüzde 63-64 oranında artış olduğuna işaret ederek, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Kendi tercihiyle gelen çocuk diye bir şeyden söz ediyoruz artık, yani mecburi olarak meslek lisesine gidiyorsun değil de yüzde 64 bir artıştan söz ediyoruz. Buradaki artış, toplumda usta öğreticilerin, öğretmenlerin,
öğrencilerin, okul yöneticilerinin salgın döneminde adeta bir milli seferberlik gibi bu sürece destek vermeleri, bir psikolojik atmosfer yani bir ruh oluşturması sonucunda gerçekleşti."
OKULLARIN KAPANMASI KARARI
Yüz yüze eğitime kademeli geçişin, ara tatilin sona ereceği 15 Şubat'ta nasıl başlayacağı konusundaki soru üzerine Selçuk, bunun bir kısmının Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulunun uygulama takvimiyle, bir kısmının da Milli Eğitim Bakanlığının alması gereken tedbirlerle ilgili olduğunu aktardı.
Selçuk, Milli Eğitim Bakanlığı açısından bakıldığında toplumu, aileleri ve çocukları araştırma temelli izleme yapıldığının rahatlıkla söylenebileceğini belirterek, şöyle devam etti:
OKULLAR NE ZAMAN AÇILACAK?
"Sahada yüzlerce araştırma yapıldı ve bunu da yayınladık. Bu araştırmalar bize gösteriyor ki bizim okulları bugün kapatmamız bugünün problemi değil, gelecek yılların da problemi haline geliyor. Türkiye, OECD ve Avrupa Birliği ülkeleri içerisinde okullarını en fazla süre kapalı tutan ülkeler arasında başlarda geliyor. Biz bunu daha kontrollü olabilmek, riski daha iyi yönetebilmek için yaptık ve bugün de bunun doğru bir karar olduğunu görüyoruz. Ancak 15 Şubat'tan itibaren toplumun, ailelerin, annelerin, babaların, çocukların durumuna baktığımızda okulların artık mümkün olduğu kadar daha yüksek bir kapasiteyle açılması gerektiği noktasında bir kararlılığımız var. Bunu da ilgili tüm kuruluşlarla ve ortamlarda paylaşıyoruz, paylaşacağız."
Bu anlamda literatüre ve uygulamalara bakıldığında küçük yaşların riskinin daha az olduğunun görüldüğüne işaret eden Selçuk, "Okul, tümüyle kontrollü bir ortam. Hem öğretmenler hem öğrenciler çok kontrollü bir biçimde belli kurallara dikkat ederek orada bulunuyorlar. Yani okulda bir çarşıdaki, pazardaki ya da sokaktaki gibi karmakarışık ya da kontrolsüz bir ortam yok. Okullardan kaynaklanan durumu da günlük olarak izledik, çocuklarımızı da izliyoruz." ifadelerini kullandı.