Kısıtlamalar geliyor mu?
Yasaklar geldi mi? Gelecek mi? Kaçta başlıyor? Okullar açılıyor mu?
Evet, yasaklar, kısıtlamalar geliyor. Önlemler, uyarılar arttırılıyor.
Tabloya bakınca sanki hiç biri fayda etmiyormuş gibi vaka sayıları durmadan artış gösteriyor.
Burnunun dikine gidenlerin sayısı yasaklara, kurallara özen gösterenlerden fazla olunca tablo maalesef düzene girmiyor.
Peki, neden düzene girmiyor?
Dışarı çıkmak isteyen kılıfına uydurup kısıtlama günleri işi gücü olmadığı halde marifetmiş gibi eline imzalı A4 kâğıdı alıp bir ayrıcalığı varmış gibi sokağa çıkarsa,
Sosyal mesafe korunmazsa,
Hijyen kuralları takılmazsa,
Toplu taşıma sırt sırta dolu olursa,
Aşı olması gerekenler aşı olmazsa,
Gözler tavana bakmadan, hortum ağza sokulmadan maskenin önemi anlaşılmıyorsa,
Benim askerim, polisim hala gece kulüplerine, kumar oynayanlara, eğlenenlere baskın yapıyorsa,
Neden maske takmadın? Diyen görevliye sokakta ileri geri yapılıyorsa,
Sağlık ordumuzun omuzladıkları yük dilimizden düşmese de yüklerini hafifletecek katkımız olmuyorsa,
Sonra kırmızı olan risk haritası neden maviye boyanmıyor derdiyle cebelleşiyoruz.
Ekmeden biçmeyi seviyoruz.
Üzerimize düşeni yapmadan çok şey istiyoruz çok!
Biz tüm kuralları birey olarak yerine getirmediğimiz sürece haritada maviyi zor göreceğiz.
Günden güne bizim alamadığımız tedbirler yüzünden sinsi virüs ülke genelinde çalmadık kapı, girmedik ev, can yakmadığı aile bırakmadı. Bırakmayacak!
Bu illetin şakası yok!
Genç, yaşlı,
Şanlı, şansız,
Makamlı, makamsız,
Zengin fakir ayırt etmiyor.
Tok, açın halinden anlamağı gibi bu illette kralını dinlemiyor.
Boşluk bulduğu yerden içimize giriveriyor.
Küçük işletmeler zarar etmesin, esnaf canlansın, ekonomi bozulmasın, çocukların yüz yüze sınavları, eğitimleri diyerek bu illet virüse bulaşması için arayıp bulamadığı fırsatı göz göre göre biz veriyoruz.
Kahvenin 40 yıl hatırı var, bir bardak karşılıklı çay içsek ne olur? Alt komşu, yan komşu, kapı komşuya oturmaya gitsek ne olur? Dediğimiz sürece normal zamanda hiç bir şey olmaz ancak içinde bulunduğumuz bu pandemi döneminde hatır hayatımıza mal olur.
Çoğumuz hala esneklikten yanayız.
Peki, şiddetli bir deprem olsa ne olacak?
Deprem enkaz altında, virüs ayakta can almıyor mu?
Sonuçta her ikisi de can alıyor.
Allah korusun bir deprem olsa kısıtlamalardan muaf olanların hangisi meydanlarda olabilecek?
Esneklikten yana, kendimize esneklik yaratmaktan yana olmayalım. Fırsatımız olsa da boş yere sokaklara çıkmayalım.
Serin havalarda evde kalmayı tercih edip yazın sıcağında balkonlardan sarkmak zorunda kalmayalım.
Fazla değil sadece 2 hafta komple bir kısıtlama yapılmış olsa inanın hepimiz çok daha rahat edeceğiz.
Maskesini hala ağzına takıp burnunu açık bırakanlar.
Beyaz maskesi simsiyah olana kadar kullananlar.
Kendi canını, sevdiklerinin canını hiçe sayanlar.
Kısıtlamalarda kendisini sokağa atmak için her türlü entrika çevirenler.
İnsanların canını kasıtlı olarak tehlikeye düşürenler.
Kuralları kasıtlı olarak ihlal eden sözde kuralcılar.
Canlar gidiyor canlar...
Allah size akıl fikir versin!
Virüse kahramanlık yapılmaz.
Kahramanlık kurallara uyarak yapılır.
Devletin tüm kurumları avaz avaz bağırırken hala burnunun dikine burnunu kapatmadan toplu taşımalarda, Cadde, Sokaklarda maske takanlar var!
Neyin kafasını yaşıyorlar inanın anlamıyorum.
Bu illet virüsten sokağa inip esnaf esnaf gezip denetleme yapmakla,
Tüm gün sokakta olup aksam 19.00’dan sonra evde kalmakla,
Sınav uğruna öğretmen ve öğrencileri okullara toplamakla,
Kısa vade kısıtlamalar yaparak sokakta hareketliliği azaltarak kurtulamayacağımızı verilere ve risk haritasına bakarak anladık!
Şimdi içinde bulunduğumuz mübarek Ramazan ayında hiç değilse yükselen sayıları hep birlikte daha çok dikkat edip düşürelim de bayrama sevdiklerimizle eksiksiz girelim.
Benim anladığım ve savunduğum tek gerçek var. Biz bu korona virüse karşı gardımızı almadığımız takdirde Cadde ve Sokakları sadece minik dostlarımıza bırakmadığımız sürece bu illet virüsten kurtulamayacağız.