KOCAELİ (AA) - YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, "Artık üniversitelerimiz dünya sıralamasında da yer alıyor. 2016 yılında ilk 500'e giren 18 üniversitemiz, ilk 100'e giren 2 üniversitemiz bulunuyor. Bu bizi gerçekten mutlu ediyor ve gururlandırıyor." dedi.
Kocaeli Sanayi Odası Olağan Meclis Toplantısı'na katılan Saraç, son 3 yılda yükseköğretim alanında gerçekleştirdikleri projeler ve yaptıkları yeniliklerle "Üniversite-Sanayi İşbirliği" ve "Sanayi Doktorası" konularında bilgi verdi.
Üniversite ve sanayinin ülkelerin gelişmesi ve büyümesi, refah toplumu olmasının en önemli iki aracı olduğunu vurgulayan Saraç, gelişmiş ülkelerin geldikleri seviyede üniversite sanayi işbirliğinin ne kadar önemli olduğunun bilindiğini belirtti.
Saraç, "Bizi de YÖK olarak mevcut koşullarla sürekli olarak daha iyiyi arama gayretinde olduğumuz bu günlerde üniversitelerimizin var olan bilgi birikimlerini, beynini net bir şekilde ortaya koyabilmelerini, sanayiye aktarabilmeleri adına, kendi ana misyonlarından sapmadan topluma hizmet misyonunda ve bileşeninde etki alanlarını artırabilmek ve yaygınlaştırabilmek için toplumun bütün dinamikleriyle yakın ilişki içerisinde olmalarını destekliyoruz. Bunların başında da sizlerin temsil ettiği sektörünüz geliyor. Bu ilişkilerin desteklenmesi, güçlendirilmesi konusunda da politika üretiyoruz, üretmeye çalışıyoruz. Net kararlar alıyoruz." ifadesini kullandı.
Dünyada ve bölgede savaşların olduğuna değinen Saraç, Japonya, Çin, Kore ve Malezya örneklerinde olduğu gibi, ekonomik belirsizlikler karşısında ne olursa olsun tek seçeneğin bilim, teknoloji ve inovasyonu teşvik etmek, geliştirmek zorunda olunduğunu kaydetti.
Bunun sanayicilerle başarılabileceğini aktaran Saraç, şöyle devam etti:
"Bildiğiniz gibi Türkiye bu yolda aslında büyük bir mesafe de katetti. Şu an ihtiyaç duyduğumuz husus artık bir sıçrama. Artık üniversitelerimiz dünya sıralamasında da yer alıyor. 2016 yılında ilk 500'e giren 18 üniversitemiz, ilk 100'e giren 2 üniversitemiz bulunuyor. Bu bizi gerçekten mutlu ediyor ve gururlandırıyor. Bahsetmek istediğim diğer önemli noktada üniversitelerimizde bilim ve teknoloji kavramını ve kritik bilimsel beceriler eğitimini önde tutmaya çalışıyoruz. Bu üniversite sanayi işbirliğinde de destek sağlayacak önemli bir gelecek oluşturmaktadır."
- "Uluslararası öğrenci sayısında 110 bine ulaştık"
YÖK Başkanı Saraç, öğretim üyesi sayısında son yıllarda çok ciddi bir artış olduğunu, hükümetin öğretim üyesi sayısını son derece desteklediğini bildirdi.
Saraç, doktora düzeyinde öğrenci sayısının 91 bin civarında olduğunu, bu sayıyı yeterli görmediklerini bildirdi.
Öğretim üyesi sayılarına değinen Saraç, "Vakıf üniversitelerinde profesörler, yardımcı doçentler ağırlıklı olarak çalışıyor. Profesörlerin sayısının fazla oluşu emekli hocaların devletten vakıflara geçmesi... Çünkü 'Devlette bir yaş sınırlaması var' idi diyeceğiz herhalde bir iki hafta sonra. Orayla ilgili bir önerimiz oldu yasamaya." dedi.
Saraç, uluslararası öğrencilerin sayısında son yıllarda bir sıçrama görüldüğünü belirterek, "Artış değil, buna artış kelimesi az gelir, ciddi bir sıçrama var. Bu sıçrama bizim bu seneki gelen duyumlar, bazı sıkıntılara rağmen, ülkemizin algıyla ilgili sıkıntılara rağmen, ülkemizin güçlü oluşuna olan inançla yine artacağı hususunda bizim tahminlerimiz devam ediyor. Uluslararası öğrenci sayısında 110 bine ulaştık. Uluslararası öğrencisindeki bu artış da bütün Avrupa ülkelerinde artış oranı itibarıyla hepsinin önünde." ifadelerini kullandı.
YÖK'ün 37 yıl önce kurulduğunu anımsatan Saraç, şunları kaydetti:
"Son 2,5 yıla kadarki uluslararası anlaşma sayısı 12. Son 2,5 yılda 20 ülkeyle mutabakat zaptı yaptık. Şimdi tabii ki hızlı, hacmi yüksek bir değişime ihtiyacımız var. Bunlar güzel tablolar. Son 2,5 yılda ciddi bir kıpırdanma olduğunu gösteriyor fakat bizde kıpırdanma var ve bütün dünya yüksek öğretim, bilim hayatı veya üniversite sanayi işbirlikleri stabil hale mi geldi? Hayır. Dolayısıyla bizdeki kıpırdanma iyileşmeye doğru adımlarımız bir başka yerle mukayese edildiğinde ciddi bir hem hızlı hem de hacmi yüksek bir değişime ihtiyaç olduğunu da işaret ediyor. Çünkü eğitim ve öğretimdeki gecikmenin maliyeti en ağır maliyet." değerlendirmesini yaptı.
- "Her üniversite farklı değerler üretebilmeli"
Saraç, üniversitelerin artık ihtisaslaşmalarını istediklerini belirterek, şöyle konuştu:
"Her üniversitemizin birbirinin kopyası olmasını istemiyoruz. Her açılan üniversitemizin İTÜ veya ODTÜ'nün bütün yapılanmasının kopyalandığı bir üniversite olmasını istemiyoruz. Biz her üniversitemizin, üniversite olmanın şümullü yapısından kopmadan farklı değerler üretebilmesi, farklı alanlarda ihtisaslaşmasını istiyoruz ve planlıyoruz. Yeni YÖK'ün şöyle bir özelliği var, biz 'yapmak istiyoruz, yapacağız' dediğimiz şeyleri kısa sürede hayata geçiriyoruz. Bu her üniversitenin farklı değerler üretebilmesi konusu, aslında dünya küresel yükseköğretim alanında tartışılan, projelendirilen konulardan birisi. Biz de o örnekleri aldık."
Bölgesel kalkınma odaklı ihtisaslaşmadan bahseden Saraç, Anadolu'daki bazı üniversiteleri seçerek tarım, seramik ve hayvancılık gibi konularda ihtisaslaşmalarını sağladıklarını söyledi.
Yekta Saraç, bu alanda Kalkınma Bakanlığı ile de uyumlu çalıştıklarına vurgu yaparak, sanayicileri araştırma üniversitesi aşamasına geçmelerinin ilgilendirdiğini kaydetti.
YÖK Başkanı Saraç, şöyle devam etti:
"Koyduğumuz hedefleri devire devire yürüyoruz ama toplumu derinden etkileyebilecek sistemi bütünüyle tesir altında bulunduracak değişikliklerin ve tedriciliğin esas alınmasını istiyoruz. Onun için etki alanı daha kısa olan bölgesel kalkınma odaklı yeni kurulan üniversitelerdeki o projeyi tamamladıktan sonra araştırma üniversitelerine geçtik. Bunun çalışması bir yıldır sürüyor. Parametreleri tamamlandı. 50 üniversite 'Biz araştırma üniversitesi olmaya namzetiz.' diyerek. Parametrelere göre eleme yaptık. 25 üniversitemizin rektörünü o parametrelere göre YÖK'e çağırdık, dün akşam bir toplantı yaptık. Daha sonra oradan 10 üniversiteye düşeceğiz. Bütün sistemi biz seçicilik ve seçkincilik üzerine yeniden inşa ediyoruz."
- "Ar-Ge desteği büyüyor ve artıyor"
Küresel rekabette var olmanın teknoloji üretebilme kabiliyetiyle mümkün olacağını anlatan Saraç, üniversite sanayi işbirliğini son yıllarda sürekli konuşulan bir alan olmaktan çıkarmak istediklerini bildirdi.
Saraç, sonuçları hayata yansıyacak, somut neticelerinin hayatı değiştirecek seviyeye ulaşmasını istediklerini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu konuda bakmamız gereken yer Ar-Ge'dir. Ar-Ge'ye verilen önem bütün dünyada artıyor. Ar-Ge harcamalarının oranı 2003'te 0,48 idi, bugün yaklaşık yüzde 1'e doğru vardı. Hedef yüzde 3 ama bunun yaklaşık yarısı özel sektörden, yüzde 40'ı yüksek öğretimden Türkiye'deki Ar-Ge çalışmalarının yüzde 10'u kamu. Hedef ise gelişmiş ülkelerde olduğu gibi bunun 3'te 2'sinin özel sektör tarafından karşılanması noktasına varmak ama giderek ve çeşitlenerek bu Ar-Ge desteğinin büyüdüğünü, arttığını görüyoruz."
Teknoloji Transfer Ofislerinin daha ileri bir merhaleye geçmesini arzuladıklarına işaret eden Saraç, üniversitelerin kurumsal kimlikleriyle sanayinin buluşmasını istediklerini aktardı.
Saraç, Türkiye'nin önünde bazı tehlikeler bulunduğunu belirterek, "Birinci tehlike bölücülük tehlikesi. Bugün PKK yarın ne olur bilmiyoruz. İkincisi, devleti ele geçirmeye yönelik oluşumlar. Bugün FETÖ, yarın ne olur onu bilmiyoruz ama üçüncü bir tehlike de var. Bütün sosyal bünyeyi sarsıcı ve diğerlerinde olduğu gibi emniyetle halledemeyeceğimiz bir tehlike de üniversiteli işsizler tehlikesi. Bunun da sosyal sıkıntılara, buhranlara sebebiyet verme potansiyelinin bulunduğunu kabul etmemiz lazım. O zaman bunun için ciddi bir planlama yapılması gerekiyor." ifadesini kullandı.
- "Üniversitelerimizin tek fonksiyonu topluma hizmettir"
Mezun istihdam dengesini oluşturmanın YÖK'ün tek başına halledebileceği bir durum olmadığını vurgulayan Saraç, ilgili bakanlıkların ve devlet politikasının rehberlik etmesi gereken bir konu olduğunu söyledi.
Prof. Dr. Saraç, YÖK'ün iyi bir tecrübeyle konulara yaklaştıklarını dile getirerek,sözlerini, "Üniversitelerin fonksiyonunun eğitim öğretimle de sınırlı olmadığının farkındayız. Üniversitelerimizin aslında tek bir fonksiyonu var. O tek fonksiyon da topluma hizmettir. Bulunduğu toplumun mükemmeliyet merkezi olmasıdır, toplumda donanımlı, devletini, milletini seven ve memleketi için çalışan bireyler yetiştirmektir. Bu bağlamda da üniversite sanayi işbirliği konusu gündemimizin başında yer alıyor." diye tamamladı.
Toplantı daha sonra basına kapalı devam etti.