Türkiye, Fransa'dan Fransa ve İtalya'dan 11, Romanya'dan 12, Bulgaristan'dan 13, Belçika'dan 14, İsviçre'den ise 36 yıl önce kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanımıştı.
1930 yılından itibaren çıkarılan bir dizi yasa ile önce Belediye seçimlerine katılma, sonra köylerde muhtar olma ihtiyar meclislerine seçilme hakkı tanınan kadınların milletvekili seçme ve seçilme hakları, 5 Aralık 1934'deAnayasa ve Seçim Kanunu'nda yapılan yasa değişikliği ile tanındı.
Böylece Kurtuluş Savaşı’nın kahramanı, cefakâr, şehit, gazi Türk kadını Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün de söylemiyle nihayet ‘Omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layık’ dereceye gelmiştir.
Kimse bunu bir lütuf olarak da görmesin. Seçme ve seçilme hakkı kadına tanınmış bir lütuf değil, haktır ve hiçbir hak lütuf değildir.
Ancak aradan geçen 84 yılda kadın hakları maalesef üzerine koyarak devam etmemiştir. Özellikle son 17 yılda erkek egemen politikaları savunan ve uygulayan iktidarın söylemleri sebebiyle kadınlar Türkiye’de ikinci sınıf insan muamelesi görmektedir.
Yıllardan beri;
“Kadın mıdır kız mıdır bilemem”
“Kadın ile erkek eşit olamaz; fıtrata aykırı”
“Kadınlar iş aradığı için işsizlik yüksek”
“Anası tecavüze uğruyorsa neden çocuk ölsün, günahı ne?”
“Kadınlar için tek kariyer annelik”
“Türk kadını evinin süsüdür”
diyen iktidar sahipleri sadece kadının küçümsemekle kalmamış, her alanda kadına yönelik şiddetin artmasına da sebep olmuşlardır.
Geçtiğimiz sene 409 kadın erkekler tarafından öldürülürken, 2018 yılının ilk 7 ayında 243 kadın erkekler tarafından katledildi.
Son 19 ayda ise toplam 652 kadının en doğal hak olan yaşam hakkından mahrum edilerek hayattan koparılmıştır.
İşte bu cinayetlerin tek sebebi kadını ötekileştiren, insan yerin koymayan anlayışın toplum üzerindeki etkilerinden ve şiddetin kapısını sonuna kadar aralamalarından kaynaklanmaktadır.
Kendi ilim Kocaeli’de de böyle bir olay yaşadık;
AKP’li Kocaeli Büyükşehir Belediyesi 1. Hukuk Müşaviri Avukat Necmi Özen, CHP’li kadınların kadına şiddete karşı yıllar önce Adana’da açtığı ve üzerinde ‘Yaşasın kadınlar, kadınlar yaşasın’ yazan pankartı, ‘Kadına özgürlük, sevişiriz, cenabet gezeriz Tayyip sana ne, yaşasın laiklik’ şeklinde montajlayıp sosyal medyaya yayan kişilerin bu montajlı görselini paylaştı.
Biz de kadınlar olarak bu densizi Türk yargısına teslim ettik. Sonuçta bir hukuk devletinde yaşıyoruz. Cezasını mahkeme versin dedik.
Peki, ne yaptı mahkeme? İlk ve tek celsede bu densiz için beraat kararı verdi.
Bakınız biz burada 39 kadın şikâyetçi olduk. Suç da ortadaydı, suçlu da.
Ama sonuç yine kadına hakaret edenlerin lehine sonuçlandı.
Tabi bir kararı temyize taşıyacağız orası ayrı konu. Ama hukuk bu adamın bile cezasını veremiyorsa, kadınlar o hukuka, yargıya nasıl güvensin?
Bizler 84 yıldır seçme ve seçilme hakkı tanınmış kadınların bir hiçmiş gibi aşağılanması, yerden yere vurulması, öldürülmesi asla ve asla kabul edilemez.
Parti Meclisi raporumuzda da daha önce belirttiğimiz gibi
“Türkiye’de 15 milyondan fazla yoksul kadın var, her 10 kadından 2’si yoksul.
Çalışan kadınların yaklaşık yüzde 65’i çalışma koşularından memnun değil.
Her 10 kadından 3’ü kayıt dışı çalışıyor; yani çalışan kadınların yaklaşık yarısı emekli olamayacak.
2015 yılından bu yana 1 milyondan fazla kadın, çocuk bakımı nedeniyle işten ayrılmak zorunda kaldı.
Kadınlar işyerlerinde baskı, mobbing ve işten atma tehdidiyle sindirilmeye çalışılıyor.
Erkeklerle aynı işkolunda, aynı iş yerinde, aynı süreyle çalışan kadınlar, eşit işe eşit ücreti alamıyor.
Yani kadın emeğine değer verilmiyor ve eşitsizliğe mahkûm ediliyor, yoksulluğa sürükleniyor”
Kadınları umutsuzluğa sürükleyen, evlerine, kabuklarına çekilmesine, sebep olan koşulları yıkmanın anahtarı, yalnızca Türk kadınına hayatın her alanda ve özellikle siyasi alanda daha çok yer verilerek sesinin daha da yükselmesi ile gerçekleşir.
Kadınların hak ettiği değerlere ulaşabilmesi, toplumlara kadın ve erkeği ile eşit vatandaşlar olduğu bilincinin kazandırılması, dileklerimle kadınların, yüzlerce yıllık kayıplarını geri kazandıran ve Türkiye’nin aydınlanmasına kapı açan kadınlara seçme ve seçilme hakkı Verilişinin yıl dönümünü kutluyor, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ü bir kez daha özlem ve minnetle anıyorum.
5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü ve Türk kadınına seçme ve seçilme hakkının verilişinin 84. yılında; kadın erkek eşitliğinin sosyal ve siyasal hayatta tam ve koşulsuz gerçekleştiği bir geleceği birlikte inşa edeceğimize söz veriyoruz.